ABD’li yazar, hicivci Mark Twain’in (1835-1910) Tom Sawyer’in Maceraları ile Huckleberry Finn’in Maceraları romanları Amerikan edebiyatının ilk büyük eserleri olarak değerlendirilir. Eserlerinde gülmenin güzelliğini, esaretin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmaya çabalamış olan yazar, Mark Twain imzası ile 30 kitap yayımlamıştı. Aynı zamanda sömürgeciliği, ırk düşmanlığı, kazanç hırsı, dinsel ikiyüzlülüğü sert bir dille eleştiren yazılar yazdı.
Esaret demişken… Tam bu ayın sonunda, 22-30 Nisan’da, Mısır esaretinden çıkışı anıyor, Pesah Bayramını kutluyoruz. İbrani takvimindeki Nisan ayının 14. günü akşamı başlayan ve bir hafta süren bayramdır Pesah.
İlk İbrahimi din olmasının yanı sıra insanlık tarihindeki en eski dinler arasında da yer alan, monoteizm temelli dinlerin ilk örneği Yahudilikte, Pesah, antik çağlarda, arpa hasadına rastlıyordu. Evde kutlamaya ya da Seder’e odaklanan bayramdır. Bayram öncesinde tüm mayalı ürünler (hametz) evden çıkarılır ve hafta boyunca tüketilmez. Evlerde, ekmeğin yanı sıra buğday, arpa, çavdar, darı ve yulaf ve yan mamullerinin bulunmadığından emin olmak için etraflı temizlik yapılır ve Seder sabahı son hametz kırıntıları da sembolik olarak yakılır. Mayalı ekmek yerine, matsa yenir.
Bazı yazarlar tarafından, Yahudilerin, toplumda nüfuslarının ötesinde bir öneme sahip oldukları kaydedilmiştir. Bir örnekte, Mark Twain’in Yahudiler konusundaki yorumu şöyle*:
“Şayet istatistikler doğru ise, Yahudiler insanlığın sadece yüzde birini oluşturuyor. Bu, Samanyolu’nun alevi içinde yitip gitmiş sönük bir tutam yıldız tozunu andırıyor. Haliyle, Yahudi’nin sesinin pek duyulmaması gerekir, ancak sesi duyuluyor, her zaman da duyulmuştur.
Yeryüzünün en öne çıkan halkları arasındadır ve küçük nüfusuna kıyasla son derece orantısız bir ticari öneme sahiptir. Dünyadaki edebiyat, bilim, sanat, müzik, finans, tıp ve anlaşılması güç ilimlerdeki büyük isimler listesine yaptığı katkılar da sayılarının küçüklüğü ile son derece orantısızdır. Bu dünyada, her çağda harikulade bir savaş vermiş; bunu da elleri arkadan bağlı iken yapmıştır. Mağrur olabilir ve bundan ötürü de mazur görülmelidir.”
“Mısırlı, Babilli, Pers yükselmiş, gezegeni çıkardığı gürültü ve görkem ile doldurmuş, ardından da bir rüya gibi sönmüş, göçüp gitmiştir; onu Yunan ve Romalı izlemiş, çok güçlü bir ses çıkardıktan sonra onlar da yitip gitmiştir; diğerleri de sıyrılıp meşalelerini arşa tutmuşlarsa da bu meşaleler zaman içinde sönmüştür; bu halklar şimdi ya alacakaranlıkta oturuyorlar ya da silinip gittiler. Yahudi hepsini gördü, hepsini yendi ve her zaman olduğu gibi, şimdi de ne bir çöküş emaresi ne yaşın getirdiği yıpranmayı ne parçalarında bir zayıflama ne enerjisinde bir azalma ne de tetikte bekleyen ve girişken zihninde bir uyuşma var. Yahudi dışında her şeyin bir ömrü var; tüm diğer güçler geçip gidici ama o kalıcı. Bu ölümsüzlüğün sırrı nedir?”*
Twain’e, asırlardan bu yana, özüne, aidiyetlerine sımsıkı sarılmak ve Pesah’ı tüm sembolizmiyle anmak, kutlamak şeklinde yanıt vermek isterim.
Bu ay, Gözlem’den yayınlanan, Yahudiliğin tüm kutlamalarını, esaslarını en eğlenceli çizim ve anlatılarla sergileyen, hem Türkçe hem de İngilizce basılmış “PENGA & MENGA”** serilerini çocuklarımıza, gençlerimize hediye edelim. Aidiyetlerimiz atalarımızın armağanıdır. Onlara sımsıkı sarılalım, derim.
* Mark Twain; “Concerning The Jews,” Harper’s Magazine, 1899, The Complete Essays of Mark Twain, Doubleday (1963), Sayfa: 249.
** PENGA & MENGA; Gözlem Gazetecilik Basın Yayın A.Ş, İstanbul, 2024.
SUZAN NANA TARABLUS