Yeni bir yıla, 2025’e adım attığımız bu sayımızda, dünyanın, bölgemizin ve ülkemizin bugününü düşündükçe… “Umut” diyorum…
Prusya vatandaşı Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844-1900), “Hayatında neden’i olan bir insan, hemen her nasıl’a dayanabilir,” dese de… Avusturyalı Nörolog-Psikiyatr Victor Frankl (1905-1997) bu fikri anlam arayışıyla birleştirir. “İnsanın Anlam Arayışı” (Man’s Search for Meaning) kitabında Frankl, Auschwitz toplama kampında hayatta kalma deneyimlerini anlatırken, umudun ve anlam arayışının insan hayatındaki önemini derinlemesine ele alır. Frankl’a göre, bir insanın hayatında anlam bulması, en zor koşullarda bile hayatta kalma gücü sağlar.
Evet, anlam bulma umudu yaşatır… İnsanın gelecekte yaşayacağı bir anlam ya da hedefe olan umudu, dayanıklılığın en önemli kaynağıdır. Frankl, toplama kamplarında bile hayatta kalanların genellikle bir anlam ya da amaç arayışında olanlar olduğunu gözlemler ve şöyle söyler: “İnsanın her şey elinden alınabilir; ancak bir şey hariç: insan özgürlüğünün sonuncusu—her koşulda kendi tavrını seçme, kendi yolunu seçme özgürlüğü.”
Varoluşçu psikolojisiyle, umudu sabit bir şey değil, bireysel anlam bulma yolculuğunun bir parçası olarak görür. Anlam her insanda farklı olabilir: bir sevdiği için yaşamak… bir hayali gerçekleştirmek… hatta bir acıya anlam yüklemek gibi…
Umut ise, biriciktir… kişiseldir. “Hayat her bir bireye, kendi anlamını sormaz; aksine, birey, hayattan sorumlu olduğunu anlar,” derken Victor Frankl umudun yalnızca bir bekleyiş olmadığını, aktif bir sorumluluk gerektirdiğini vurgular. İnsan, hayatına bir anlam yüklemek için çaba göstermelidir.
27 Ocak 1995’te Polonya’da katıldığım Auschwitz-Birkenau’nun Sovyet Kızıl Ordu tarafından kurtarılışının 50. yılı törenlerinde, sadece gazetecilik yaşamımın değil, hayatım boyunca benzerine rastlamadığım şekilde ruhumu dağlayan deneyimlerin başında gelen, hayatta kalan Mengele ikizleriyle yaptığım söyleşilerdi. Duygularımı damıttığımda anladım ki, insanın gelecekte yaşayacağı bir anlam ya da hedefe olan umudu, dayanıklılığın en önemli kaynağıydı. İnsanların hayatta kalma motivasyonları, gelecekte yaşayacakları anlamlı bir yaşamı umut etmeleriyle güçleniyordu. Umut, kişinin kendisini, ilişkilerini ve çevresini anlamlı hale getirmek için aktif bir çabası…
…Ve evet! insanların en zorlu koşullarda bile umudu ve anlamı bulabilme yeteneğinin ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu işaret eden Frankl’e göre insanın gelecekte yaşayacağı bir anlam ya da hedefe olan umudu, dayanıklılığın en önemli kaynağıdır. O, toplama kamplarında bile hayatta kalanların genellikle bir anlam ya da amaç arayışında olanlar olduğunu gözlemler.
Sevgili okur, 2025 için dileğim, içsel gücümüzü her gün yeniden keşfedelim ve umudumuzu her dem dip diri tutalım… Çünkü, insanın her şeyi elinden alınabilir; ancak tek bir şey hariç: insan özgürlüğünün sonuncusu—her koşulda kendi tavrını seçme, kendi yolunu seçme özgürlüğü…
Huzurlu, sağlıklı, umudun ve sevginin bolluğunda bir yıl olmasını diliyorum.
Suzan Nana TARABLUS