DERGİ’mizin ağustos ayındaki geleneksel arasının ardından yeni bir yayın dönemine girerken…
Usulca yazın sımsıcak günlerini, tatilin huzurlu rehavetini geride bırakmaya başlamak üzereyiz. Yazlık yörelere veda edecek, hazan mevsimine adım atacağız. Eylül ayı sonunda yeni yılı, Roş Aşana’yı kutlayacak yeni bir zaman diliminin bayram sezonuna da girmiş olacağız. Okullar açılacak, bazı öğrenciler geride bıraktıkları coşkulu günlerin hüznüyle ama birçoğu güneşle dopdolu, öğrenmenin azmi ve heyecanıyla okullarının yollarına koşacak.
Bu esnada Covid vakalarını her daim göz önünde tutmağa devam etsek de adeta Pandemi yıllarını / aylarını geride bırakmışa benziyoruz. İzlediğim kadarıyla, maskelerimiz ya evin bir çekmecesinde konuşlanmış ya da ellerde, çantalarda bizlerle birlikte turistik geziyorlar.
Tüm kriz dönemlerinin ardından olduğu gibi…
Pandeminin estirdiği rüzgarlar, yalıtılmışlık dönemleri birçoğumuzda yeni yaşamsal enerjilere, dürtülere vesile olduğunu düşünüyorum. Bendenize gelince… keşif yolculuğuma eskisinden daha çok, sımsıkı sarıldım.
Çünkü…
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret ederek yeni okyanusları, yeni ufukları keşfetmek kararlığını sıkça deneyimliyorum. Böylece, okurlarıma anlatacak, yazacak, nakledecek çok malzemeye sahip oluyor, zenginleşiyorum. Belki de para harcayarak zenginleşmenin başlıca yolu bu! Kapının eşiğinde yaşıyor, nereye gideceğimi genelde çokça bilemeden, ne kadar uzağa gidersem kendime o denli çok yakınlaşıyorum. Bilinmedik bir yola çıkıp giderken, bilmediğim bir yönümü daha keşfetmenin derin iç huzurunu yaşıyorum.
Genelde uçmayı yeğliyorum. Özellikle hayallerimde… kurguladıklarımda… tasavvurlarımda… planlarımda… Kumandasına asla talip olamayacağım uçakta hep cam kenarında oturmayı seçiyorum. İrtifa kazanıp göklere uzanınca aidiyetlerimden soyutlanarak içimde her daim fokurdayan yaşam sevinciyle çarçabuk buluşuyorum. Ufuklar merakım, serüvenlerimde bulutlar hep yoldaşım…
Evet, en uzun yolculuklar bile tek bir adımla başlıyor. Modern romanın kurucusu, Fransız edebiyatçısı Gustave Flaubert’in bu tanımlamasına öylesine katılıyorum ki:
“Seyahat insanı alçakgönüllü yapar. Size dünyada ne kadar küçük bir yer işgal ettiğinizi görmenizi sağlar.”
Yeni yılın, Roş Aşana’nın gönüllerinizde yatan tüm güzellikleri, seyahatleri, coşkuları getirmesi dileklerimle…