Ah…
Bir DERGİ Dostu’muzu yitirdik: Esti Saul’u…
Zor oldu onu sonsuzluğa uğurlamak.
O, hiçbir zaman yaşının insanı olmadı. O, genç yaşadı, çok genç veda etti. Çok günceldi, bir saraylı asaletiyle… Kalıpların insanı olmadı. Ruhundaki özgürlük kanatları onu sanatın birçok alanına taşıdı.
O, ressamdı. Sayısını oğullarının bile hatırlayamadığı kadar sergiye eserleriyle katılmıştı … Sanatın evrensel diliyle, özellikle doğa, çiçek, natür mort ve portreler...
O yazardı. DERGİ’mizde ünlü ressamları anlattı. Ustaların olsun, yola yeni çıkmışların olsun, ayırt etmeksizin ressamlarla söyleşiler yapardı. Sergi anlatımlarıyla beslerdi okurunu. Üstelik yalnız DERGİ’de değil, El Amaneser’de de yazıları, yorumları yayınlanırdı, sık sık. Yazarlığım, aldığım ödül hakkında ruhumu okşayan görkemli bir sayfa kaleme almıştı, hem de Judeo İspanyolca! Halen başucumda, bana her dem sevgiyle göz kırpıyor…
Bir de geleneksel sanat müziği koro çalışmaları vardı… sımsıcak sesiyle de bir sanatçıydı, o.
Pandemi yasaklarında bile, kaçamak yaparak ziyaretime gelmişti. Yazmakta olduğum kitaba destek vermek üzere kendi aile arşivini taşımıştı. Aynı esnada yeni yitirdiği kocası Viktor için hazırlamış olduğu kitabı göstermişti… İkimiz de göz yaşları içinde…
Sevgili Esti Saul devamlı üreterek hayatını dopdolu yaşadı, hayatını değerli kıldı. Taşıdığı kocaman sevgiyle sayısız insanın kalbine ulaştı. Almak’tan ziyade onun mottosu vermek oldu. Hayır işlerine, dernek çalışmalarına katılmak onun için yaşamın bir parçası idi. Faaldi. Apaçık ruhuyla, hesapsız, tartışmasız bir sevgiyle.
Dünyamıza konmuş güzel, rengarenk bir kelebek oldu… Ne mutlu onu tanımış olanlara!
Veda zamanında onu, hayatının aşkı Viktor’un yanı başına uğurladık. Dünyanın ağaçlıklı, yeşil bir noktasında. Kocası Viktor’un mezar taşında Esti’nin özene bezene resmettiği portresi geride kalanlara gülümsüyordu, adeta. Acaba yaşam yolculuğunun başkahramanını, biricik aşkını yanına mı çağırmıştı?
Nezaket, zarafet abidesi Esti sevginin bedenlenmiş haliydi. En çok bütün ailesini, gelinlerini, torunlarını, oğulları Rıfat ve Alp’i ve elbette Viktor’u seven o güzel yürek, her dem ilhamım olacak.
Huzurlu uykunda yolculuğun ışıklı…
Güzelliğin her daim kalbimi ısıtacak, Esti’ciğim.
Satırlarımı Nazım Hikmet’in şiiriyle noktalarken…
Gelsene dedi bana…
Kalsana dedi bana…
Gülsene dedi bana…
Ölsene dedi bana…
Geldim,
Kaldım,
Güldüm,
Öldüm…
Suzan Nana Tarablus