Zamanın belirsizliğinin içinde
Karanlık ile aydınlığın kırılma noktasında, ışığa direnen şafaklarda
Gerçek ile gerçeküstü arasında, henüz siyah veya beyaz olamamış, grilerin farklı tonlarında
Toplumsal veya bölgesel baskılarla şekillendirilmiş, temelleri bağnaz, bilinmez bir geçmişten edinilmiş çeşitli dogmalarda, klişelerde, vazgeçilmez şablonlarda yaşam sürdürürken
Kasım ayı DERGİ, bu kez Ata’mızın doğum yeri Selanik başta olmak üzere Rumeli’ye değiniyor. Romalıların ülkesi anlamındaki Rumeli ifadesi Bizans İmparatorluğu’nun sahip olduğu topraklar olarak da anılmıştı. 11. ve 12. yüzyıllarda, Bizans egemenliğindeki Anadolu topraklarına da Diyar-ı Rum (Roma ülkesi, Rum ülkesi), Anadolu’da hüküm süren Selçuklulara da Rum Selçukları denmişti.
Batı ile Doğu arasında mücadeleli ve hayli anlamlı bir köprü oldu Rumeli…
Savaşlar, göçler, toprağından-yerinden-yurdundan edilenler, mübadeleler ve 20. yüzyılda, yakın tarihimizde bile birçoğumuzun tanık olduğu katliamlar ve Soykırım…
Onca sancılı
Lâkin umudu da çağrıştıran
Doğum yerini, mahallesini, evini ziyaret ettiğimde Atatürk’ün, baskının karanlığını yırtarcasına doğan bir güneşin izdüşümlerine baktım: Asalet ve zarafet dolu ayrıntılar, sıradan görünenin ansızın nasıl da olağanüstülüğe dönüştüğünün işaretiydi adeta.
Aynen tüm inananların kutsal saydığı Kudüs’teki gibi… Kilisesi, camii, sinagogu yan yana, kucak kucağa bir kentte, değişimin kaçınılmazlığında olan bir zaman diliminde… Çok-kültürlü Selanik’te... Orada doğdu ulusunun kaderini değiştiren Cumhuriyetimizin güneşi, umutları coşturan, tüm dünyada “asrının lideri” olarak tanınan.
Zamanın belirsizliğinde doğar tüm umutlar
Yurtta ve cihanda örnek oldu kısacık bir ömre sığdırdıkları.
Kalplerimize gömdüğümüz gün, O sadece 57 yaşındaydı, onca yapabilecekleri onu beklerken.
O gün 10 Kasım 1938 idi…
O aynı gün de başka bir yitirilişin,‘Kristal Gece’nin - ‘Kırık Camlar Gecesi’nin ertesi idi. Hitler’in ‘doğaçlama eylemler’ komutuyla gerçekleşen şiddet harekâtında, Almanya’da 1.000’den fazla sinagog yakıldı, 7.500 iş yeri talan edildi, camları tuzla buz oldu. 16 ilâ 60 yaşları arasındaki 30.000 kadar Yahudi erkeği tutuklanarak toplama kamplarına yollandı. 20. yüzyılda, Kasım ayının o günlerinde pogromlar tetiklenmiş, artık çığırından çıkmış, zapt edilmez bir hal almıştı. Selanik dâhil olmak üzere Avrupa kıtasını kana bulayan, 20 milyon insanın ölümüne sebep olan II. Dünya Savaşı başlamıştı; doludizgin insanlığı ayaklar altına almıştı.
Zamanların belirsizliği
Kimi kez nefesleri daraltsa da - adımlarımızı kısaltsa da...
Güneş yine doğacak
İsterse sel boşalsın gökten
İsterse şimşekler çaksın
Toprak yarılsın zelzeleden
Yarın yine güneş doğacak
…
Güneş doğacak dağların ardından
Gök masmavi, bembeyaz bulutlar
Hiç korkmayın inanın arkadaşlar
Her gecenin mutlaka bir sabahı var
…
(Yazan: Ossi Müzik, Seslendiren: Melike Demirağ, 1978)
Atatürk’ün hatırasını minnetle ve saygıyla anıyoruz.
Sevgiyle kalın,