Sevgili Okur,
Purim, Pers Diyarı’nda yaşamış, Ahaşveroş adlı kralın zevcesi, Kraliçe Ester’in ibret dolu kahramanlık destanı… Purim Bayramı’nın Mart ayına denk gelmesi tesadüf mü, sizce?
Hayır, hiç sanmıyorum…
***
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1989’da kabul ettiği sözleşmeye taraf üyeleri, tüm çocukların doğuştan, varlıklarına özgü bulunan haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olmalarını tanımanın, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğu konusunda kabul vermişlerdi.
UNICEF çerçevesinde imzalanan ise Türkiye’nin de taraf olduğu Evrensel Çocuk Hakları Beyannamesi idi...
Şöyle belirtir beyannamenin ikinci maddesi:
“Bu sözleşmedeki haklar bütün çocuklar içindir; beyaz çocuk, siyahî çocuk, kız çocuk, erkek çocuk fark etmez. Doğduğumuz yer, konuştuğumuz dil de fark etmez. Büyüklerimizin inançlarının, görüşlerinin farklı olması yüzünden çocuklara ayrım yapılamaz. Bu haklara sahip olmak için çocuk olmak yeterlidir.”
***
Doğumdan itibaren başlayan kız-erkek ayırımına her zaman karşı oldum.
Nefes alıp verdiğimiz iklimde kadın olmanın ne anlama geldiğini yaşamın sayısız dönemlerinde algılamaya çalıştım. Evlat, kardeş-abla, okullu, eş, anne, iş kadını… Her yönüyle zor oldu, kadın olmak!
Üstüne üstlük dimdik durmak - insan onuruna yaraşırcasına…
Mahallelerin dayattığı maskeleri terk edip kendin olmaya adanarak…
Özellikle kendi coğrafyamızdaki örseleyiciliği kelimelere sığdırmak hayli zor iken…
Dergi’nin bu sayısında temamız, kadın!
Sıradan kadınlar… Fark yaratan kadınlar…
…Ve ilk sözü Dr. Laila Abed Rabho’ya bıraktık. İsrail’deki Arapların Kadı (Şeriat) Mahkemelerinde görev alan ilk kadın üyelerinden birine… Ataerkil toplumun kadınları için erkek egemen bir nüfusta, bir kadının sayısız engele rağmen başardıklarına yer vererek.
Ümmiye Koçak… Somalili Azizeler… Naciye Aksu… Robi Damelin… Reshma Saujani… Ferhan A. Tulunay… Laura Dekker… Sol Karkaşon…
Ve diğerleri… Aynen Purim öyküsündeki efsanevî Ester’ler gibi…
Saatleri çalınca bir adım öne çıkmaktan yüksünmeyen, “farklı olmaya” - “fark yaratmaya” yetkin bütün kadınlar…
…Ve Cumhuriyet Devrimi’ni bir ‘Kadın Devrimi’ haline getiren Mustafa Kemal Atatürk’ü ve 27 Şubat 1926 tarihli Medeni Kanunu’nun mimarı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’u saygıyla anarken…
Bu Mart ayında ben de bir Ester’im!
Her daim, sunacaklarımız arasında şekerleriyle, hediyeleriyle birlikte Purim öyküsünü de anlatalım çocuklarımıza… İster kız, ister erkek olsun… Ayırımsız…
Çünkü aslen insanoğlunu birleştiren, bir arada tutan öğeler, ötekileştirenden öylesine büyük ve yüce ki… Bunun adı da SEVGİ!
İnsan sevgisi…
İçtenlikle selamlarken…
Suzan Nana Tarablus
Şalom Dergi Editörü